1 Temmuz 2011 Cuma

Ruya



Derin bi yerden sesleniyorum… Sesim geliyor mu? Kimse yok mu beni karanlik yerden cikaracak? Cevabini bulamadigim sorulardan usanip bi koseye cekiliyorum. Heryer islak islak islak. Heryerde bi rutubet kokusu var ki toplu tasima aracinda tanimadigim bi zencinin ter kokusundan daha keskin. Koku algim yarim saat gecmesine ragmen alisamiyor, zihnim ise cevabini bulamadigi sorulardan allak bullak olmus durumda.

Buraya nasil geldigimi hatirlamiyorum.Burasi kocaman derin, karanlik, ilik bi cukur tabiri caizse bok cukuru diyebiliriz. Burayi hic sevmedim hem de hic. Trainspottingdeki madde bagimlinin, malini klozete dusurup de yekpare klozete daldigi sahneyi hatirlatiyor. Belli bi sure geciyor kolumdaki casio g-shock saatime bakiyorum, barometresi eksi 500mlerde. Ben ne zaman bu kadar derinlere indim dercesine derin bi nefes aliyorum ve butun kokuyu vucudumun her zerresinde hissediyorum sirtcantamdan isaret fisegimi aliyorum rutubetten nemlenmis olan kibritlerimle aleve veriyorum. Holiganlar gibi zevk aldigim soylenemez sadece etrafi tanimak adina biraz olsun kendime odun verip fisegi ateslendirdim.

Fisegin sonmesiyle irisim daha cok acildi,sanki uykudan uyanir gibiydim. Kendime geldigimde sapsari samanligin ortasindaydim. Rengarenk yuzlerce essiz kelebek etrafimdan dolanip ucaklara gittiler. Biraz yurumeye basladim.sonu gelmiyor gittikce oldugum yerde sayiyor gibiydim, hava burda cok sicakti gunes tepemde kendi golgem bile yoktu, siz dusunun. Hic ruzgar esmiyor bu da ortami cekilmez bi hale sokuyordu. Butun bunlara nazaran hava hafif nemliydi sanki ama yukarda hic bulut yok berrak bi gokyuzu hakimdi ortama.Kuslar ucuyor, suruden kopup gelen kelebekler yanimda dans ediyordu.Tek arkadaslarim onlardi.

Birden yagmur yagmaya basladi bardaktan bosalircasina dokuluyordu. Beni kendime getiren damlalar gozlerim acilmasini sagladi, kafami cevirdigimde sen yanimdaydin yastiga kafami gommus acikta olan tek gozum ise senin sari saclarin tarafindan kapanmisti. Beni suyla uyandirmana sinirlenmistim ama dudagimin yanina koydugun ufak bi opucuk sinirlerimin yatismasini saglamisti.

23 Nisan 2011 Cumartesi

Spes






Kahvemi yudumladim ve bardagin tabanini deri dosemeli kanepenin kolcaginin uzerinde duran tablanin uzerine ilistirdim. Kahvemi tekrar elime aldigimda ictigim sigarayi unutmuscasina bi sigara daha yaktim ama napabilirdim canim istedi. Seni dusunuyordum. Beyaza yakin sari samanlarin arasinda, adeta derin bi boslukta duran bi tavuk yumurtasi kadar yalnizdim. Senin varligina siginiyordum ama bi mumun verdigi isik kadar bile aydinlatmaz olmustun  artik beni. Iste bu yuzden dusunmek daha caip geliyordu. Ayni zamanda o yumurtanin icinde olan civciv kadar masum ve o yumurtadan cikmayi basaramayan yine o civciv kadar caresiz idim.


Biri elimden tutsun diye bekliyordum,tutsa cekse beni keske. Bu gun isiginda etrafa yaydigim yalnizlik karanligindan bi an olsa kurtarsa beni diye…Hickimse ama hickimse gelmedi yanima bi insan olmasina dahi gerek yoktu aslinda. Bi kedi bile olabilirdi, belki soguk esen bi ruzgar bile kendime getirebilirdi beni; ama olmadi zaten burasi cok soguktu. Alismis gibiydim. Yine de usanmiyordum ummak eylemini tamamiyle yerine getirmekten, umarsizca umuyordum. Ufak bi ari dahi konsa olurdu. Burnumun ucuna konmasini isterdim bakisirdik birlikte kimse de gormezdi bizi, karanligin icindeydik ne de olsa. Seni hatirlatirdi hersey de oldugu gibi bana. Ari da bile senden bi parca bulurdum, uzerine konmus bi toz.  Ciceklerden topladigi partikulleri gorurdum, belki senden bi hatira gibi az biraz ufak ama oldukca yogun. Keske konsaydi ama konmadi, varligindan bile yoksundum. Kimse yoktu yanimda ben, beyaz bi kagit, kalem ve bi de silgi duruyordu yanimda. Silgiyle bakisiyorduk, bana yine dolayli yoldan seni hatirlatiyordu, hersey de oldugu gibi.


Sigaradan bi nefes cekerek basladim dusunmeye, vucudumun hava borusundan asaga cigerlerime inmisti duman -derin bi nefes gibi- disari ciktigi zaman toplam gecen sure saniyelerdi. Ne kadar kisa geliyor degil mi? Sadece bi iki saniye. O gecmek bilmedi bende cektigim zifir katran vb. zararli maddeler cikmak istemedi sanki cigerlerimden hava boruma ordan da disariya.

Gecen surede burnuma bi ari kondu usulca bakti, yavasca kanatlarini sildi, kafasini yana yatirdi, beni sen mi cagirdin dermiscesine kaslarini catti, kanatlarini capraz bi bicimde havaya dikti. Ben de goz kapaklarimi anlik kapatip actim, onay verdim, sanki zihnini okuyordum. O kadar mutludum ki keske baska bisey isteseydim o an diye dusundum. Gelip gecsin istemiyordum. Bu ani olumsuzlestirmek istiyordum ama elimde olan bisey degildi yapamazdim.


Ariya bakiyordum, ama bu sefer seni goremiyordum. Herseyde olan sen yoktun bu arida. Ne sen ne de sana ait herhangi bisey. Duygu karmasasi yasiyordum, herseyin anlik olmasina ragmen bana butun olan biten senelere sigmiycakmis gibi geliyordu. Sorsaniz nedenini aciklayamazdim. Uzun bi sure bakistik ariyla ona bi isim koymaya sira gelmisti artik.disi mi erkek mi onu bile bilmiyordum ama koymak gereginde hissediyordum kendimi. "Spes" koydum, cok, cok hosuma gitti bu isim. Tanri soyletmisti sanki bu ismi. Bi kac dakika sonra spesin manasi geldi aklima,"umut". Ayni zamanda spes yunan mitolojisinde umut tanricasiydi ve son tanri olarak anilirdi sadece umutun tecessumuydu, cismanilesmesiydi. Bu umudun insana kalan son sans, son kaynak olduguna bi gonderme gibiydi ya da bana oyle geliyordu.


Kahvemden bi yudum daha aldim, aldigim yere geri biraktim tekrar. Bu gunlerde cok kahve icer olmustum. Spes ilk olarak ufacik adimlariyla burnumdan gozlerime cikti, kirpiklerime ordan da alnima. Begenmedi o kisimlari asagiya inmek istiyordu. Ayaklari titriyordu. Hafifce saldi kendini, birakti ve bi tumsek durdurdu onu, dudaklarimdi. Ona bakmakta zorlaniyordum. Sifir noktasinda gibiydi. Belli bi sure duru orda, binbir cicekten topladigi vitaminleri almak icindilimi goturdum yanina. Tadi aciydi biraz ama gittikce yumusadi, sekerlendi kaldikca, durdukca daha cok istedim ama daha fazlasini vermedi bana. Aslinda bal peteginde alamiycaginiz tatlar vardi onun parmak uclarinda. Spes bana eslik ediyor, ben de ona arkadaslik ediyordum. Bi seyler paylasiyorduk. Ikimizde yorulduk. Biraz dolanmaya cikti yuzumde arka taraflari on taraflari tavaf etti, suratimda basmadik yer birakmadi. Son olarak kulagimda durdu, kanatlarini havalandirdi. Kalkisa hazirlaniyordu. Ucacagina yakin biseyler soylemek istedigini anladim. Hareketsiz av kopeklerinin aldigi ferma pozisyonunu aldim. Aldim ki sadece bi yere odaklanayim diye. Sadece ona ve soyleyecekerine. Onu duymak istiyordum soylecegi o cumleyi, kelimeyi, harfi, mesaji… Bi an icin havaya kalkti sandim ama orda duruyordu, kafami iyice karistirmisti. Bi seyler duymak icin cok guzel bi andi. Ve bana hickimsenin duyamiyacagi bi tonda "tum umudunu kaybetmek,ozgurluktur." dedi, daha sonra cekti gitti. Bi tebessum birakmisti suratimda, vucudumda bi enerji.Bi kac saniye gozlerimi kapadim ve bekledim, actigimda aydinlik dolu bi ozgurluk dunyasinin icindeydim.

6 Nisan 2011 Çarşamba

Manali



Bi gun eve dogru yururken yerde bi para buldum yagmurdan islanmis,gevsek bi hal almis, asfalt onu emiyor, birakmak istemiyordu sanki cunku yagmur yeni yagmisti,zeminde yagmurdan arta kalan balciksi sular vardi.Caylak yagmuru olmasina ragmen beklenenin ustunde yagis birakmis ve cesitli cukurlarin sularla dolmasina sebep olmustu iste o cukurlardan birinden aldim bu parayi.Hafifce siktim ve cebime attim.Ertesi gun disari ciktim tekrar ayni kaldirimdan yurudum ve aklima bahar havasinin verdigi zindelikle dun ordan bi para aldigim geldi tesadufi olarak ayni sey vardi altimda ve elimi cebime attigimda parayi hissettim cikarma tenezulunde bulunmadim.Aradan zaman gecti etraf gunluk gulistanlikti gozume carpan,icimin burkulmasina sebep olan birini gordum 5 6 bilemedin 8 yaslarinda bi cocuk gok mavisi okul onluguyle mendil satiyordu.Gittim yaninina.Konustum onunla.Anlattiklari icimi daha da burkmaya basladi.Sus dedim  daha fazla anlatma.Mendil isteyip istemedigimi sordu ihtiyacim yoktu mendile almadim da sadece cebime elime attim ve dun buldugum parayi icinden cigliklar atan mendilci cocuga verdim.Parayi uzatirken bi sey dikkatimi cekti, uzerinde mavi dolma kalemle yazilmis bulanik bi kelam vardi,cozumseyemedim gunese dogru tuttum ve "hayati yasa" yaziyordu.Benim o parayi o cocuga vermem ne kadar muglak bi durum olsa da verdim iste.Bi kac gun sonra ayni semtte biriyle bulustum ona cicek almam lazimdi,supriz yapmak istiyordum,cicekleri aldim ve parayi uzattim.Paramin ustunu aldim,soyle bi bakip cebime koydum.Cok guzel bi aksam gecirmistim,deli dolu eglenceli,her dakikasindan heves aldigim dakikalarim olmustu. Ertesi gun yanimda olan kiz cicegi alan bulustugum kisiydi,yataktan kalkti mutfaga gitti ve iki sert kahve yapti yataga getirdi,kalkar kalkmaz yakilan sigaralarla kendimize geldik tabii kahvenin de etkisi var.O dus aldi,giyindi,tekrar yanima geldi oturdu bana sarildi ve daha sonra gitti. Ben tekrar uyumaya devam ettim.Ardi sira kapi caldi gelen, kapici muzaffer efendiydi dun biraktigi gazeteyle sutlerin parasini istemeye gelmisti anlasilan cunku her zamanki alacakli surat ifadesini takmisti suratina.Odama gittim cebimden para cikardim ve o unutamadigim para tekrar bana donmustu,asla unutamazdim onu tum olanlar fotograflarla gozumun onunden gecti gitti.Yatagimin uzerine attim ve baska bi para buldum onu kapiciya verdim,yolladim adami.O gunden beri bana geri donen o para duvarimda yatagimin ustunde asili duruyo her gun ona baktigimda bu olay geliyor ve hayattan baska bi tat almama neden oluyor.






bi sey, bazi seyleri asmis gibi butun olgulari unutturur sana, iste sorun o seyi bulmakta sakli.
 eger onu dusunuyorsan;
sadece dusunur kalirsin
eger onu ariyorsan;
merak etme bulamazsin aranarak zor bulunur
eger onu hissediyorsan;
o seni coktan bulmus demektir.
iste butun bu olaylar olgulari olusturur. Sen bunlara kimi zaman seyirci kalirsin, kimi zaman seyiri veren sen olursun. Bu esnada ikileme dusmemek icin etrafina bak, insanlari goruyorsan sen seyredensindir,eger yaninda kimse yoksa sahnedeki sensindir.Bu farkindaliktir; farkinda olma hali. Bunu asmissan eger, senin bisey yapmana gerek yok demektir. Sen sadece yasamalasin,iyi olan hersey senle olur merak etme. Sen seni sende bulan tek kisisindir kendini kaniksar,tartar,bicersin. Ne yapman gerektigine kendin karar verirsin baskasini izlemene luzum yoktur onlardan bi gaye cikaramazsin. Bunu irade olarak algiyabilirsiniz ama degildir aslinda bi cesit ozgurluktur her yemege bi tutam tuz gibi, barindirir icinde kendini.

4 Şubat 2011 Cuma

Melankolik ?


Bazan bi burukluk seni senden alıp götürüyor...Olmasını isteyip de olmayan bi sey karşı tarafın kendince hareketleri,ceşitli aptallıkları,yaptıkları,yapacaklarını düşünmeyi bırakıp yaptığın şeylerin ne kadar değersiz olup olmadığını yargılamaktan baska bi şey kalmıyor sana ki onu bile o icinde kalan buruklukla birlikte bi şüpheye dönüştürup  anlamsız bütün şeylerle dolu olan boşluğa bırakıyorsun,gramsızcasına orda asılı kalıyor.Bu sırada dusunmeye bile vakit ayıramıyorsun cunku sen icinde bulundugun durumun ne kadar melankolik oldugundan bi caresin.Daha da dusuncesiz olmamak icin baska seylere yoneliyorsun bu da sana yaratıcılık kazandırıyor.Birden çıkageliyosun anstayn gibi ortalarda dolanıyorsun,seviniyorsun,mutlu hissediyorsun soyle bi arkana baktıgında sorgulamayı bırakıp adete gulumsercesine elveda diyorsun arkandakine ve anladıgını dusunup kendinle gurur duyuyorsun onune bakmadan yoluna devam ediyorsun ama bu demek olmuyor ki ben hala sende kaldım,neyse.İlk adımını attıgında kendini köyünün pamuk tarlalarında buluyorsun uçsuz bucaksız ve hafif,hafif,hafif... bi o kadar da berrak,temiz,saf... Karşıdan gözünü alan bi kaç gelincik topluluğuna yöneliyorsun bu da senin bi sonrakin oluyor ama suan degil cunku sen bundan habersizsin butun olan biteni sana toprak ana mors alfabesiyle ayağının altından hissettiriyor ama sen mors alfabesini bilmiyorsun sadece tahmin ediyorsun.Bembeyaz bulutlarla dolu olan gokyuzunde, esen ruzgar sayesinde acılan bazı bulutlarun arasından gunesi gorup derin bi nefes alman seni kendine getiriyor iste ben burdayım diyosun,haykırıyosun ama içinden.Kimsenin haberi olmuyor aslında kendini kaybeden o oluyor... Yönünü bulmak için tren raylarını ararken, sen trende eline kitabını almış birine kitabını kapattırıp muhabbete giriyorsun,anlık bi dalgınlıkla camdan dısarı baktıgında her seyi tekrar dusunur gibi oluyosun ama karsında biri oldugunu hatırlayıp es geciyorsun butun vakaları.Yine de bunlardan kimse bi care kalıyor,herkes habersiz kimseye haber vermeden uzaklara kayıyosun...Tren raylarının kızgın sıcaklıgı onu sende aratıyor ama bunu hissedebilme yetkisini sana kılıyor.Dedim ya kimsenin haberi olmuyor evet kimsenin haberi olmuyor nedense karsındaki bile bile...


28 Ocak 2011 Cuma

Spontane


Bugun spontan gelişimin tavana vurdugu gunlerden biriydi.Eglenceli bi o kadar da,benim icin sıradan olmayan olaylarla zamanın ne kadar akıcı oldugu hissettirdi.Sıradısı,komik,punky bi kızla ve oldukca yakın arkadaslarımla gecirdigim tam olarak taksimde olan daha dogrusu asmalı-sishane-galatasaray-tunel dortlemesinden ibaret olan dolanmamız tam anlamıyla zamanı yıkıp gecen bi zıplayan top gibiydi.Her gun gittigim yerlerde bildigim bulundugum cevre attıgım her adımın bilincinde fakat nereye gittigimden habersiz gibiydim.Farklı duygularla butunlesip hic olmamıscasına ve sıkılmaksızın tekraren ve tekraren aynı seyleri yaptıgımız da oldu ama bunun bilincinde degildik olan biten hicbi seyde plan yoktu,dedim ya zıplayan top; bırakırsınız durmak bilmez seker durur fırlatırsınız nerden nereye gidecegini bilemezsiniz.Normalde de boyle takılıyorum ama bu kadarını gormemistim diyebilirim butun bu olan biten olaylar punky kızın sarap alıp tunelde icme istedigini got donduran sogukla beraber reddetmemizle son buldu.
Arkası yarın,iyi seyirler millet.


23 Ocak 2011 Pazar

Twitter Mivitır


Twitter üç yılı bile bulmayan bir geçmişe sahip.Mart 2006′da, San Fransisco’da prototip olarak iki haftalığına ortaya çıkan Twitter’ın resmi başlangıcı Ağustos 2006′ya denk geliyor. Bu başlangıcın şirket haline gelmesinin Mayıs 2007′de gerçekleştiğini belirtirsek geldiği noktayla başarı kelimelerinin ne kadar örtüştüğü ortaya çıkıyor.

İnanılmaz başarılı bi gelişim sureci olan bu twitter zımbırtısının, insanları nasıl ele gecirdigi ise farklı bi konu ama ben bilinen bu tarihi degil o farklı konuyu ele alacagım.

Bunu kullanan kesimin, ne amacla kullandıgını hala cözemedim eskiden ''jaiku'' vardı buna benzer ama ona insanlar alısveris listelerini ya da nisantasının sosyo-trafik durumunu yazmak yerine anlamlı dusundurucu sozler veyahut begendikleri linkleri yazıyolardı.Gelelim simdiki zamana, politikacıların birbirlerine laf attığı , çeşitli pazarlamaların yapıldığı he bi de insanların gereksiz ''simdi sofradan kalktım annemle kayınçom yarın yapcakları alısveriş hakkında konusuyorlar…'' gibi tweetleriyle dolu olan ve aslında farklı bi açıdan bakıldığında kullanım amacı degişken olan bi site burası.Örnek veriyorum, tutup da ünlüleri takip ederseniz, atıyorum arto, evet saçmalıktan alıkoyamayacağınız bi site olur. Arto ‘ nun ‘’ne demeks askım;))))))’’,’’bu pazar yine etiler’teyisssss;)) gibi tweetlerini okumak bireye herhangi bi katkı sağlayacak değil elbette fakat takip edecek adam akıllı insanları bulursanız mantıklı bi siteye dönüşebilir; böylelikle hem gündemi takip eder hem fikir alışverişinde bulunur hem eğlenirsiniz.İşte bu noktada twitter’ın nasıl kullanılacağı size kalmış.

Twitter tüm bu tweetleriyle beraber çeşitli insan tipleri de ortaya çıkarıyor bunun için laf kalabalığı yapmayıp sizi aşağıdaki resme yönlendirmek istiyorum.(bkz:r-2)


Peki size bi soru sorcam gereksiz gerekli tum seylerle dolu olan twitter olmasaydı ne olurdu? Hayatımızda ne eksik olmus olurdu ? durun fikir yurutellim insanlar icte kalmıs bir duyguyu veya bulundgu vaziyeti ucuncu sahislara ifade etmekte zorluk mu yasardı dersiniz...

          

18 Ocak 2011 Salı

Disco Disco

Bunyesinde cam agıcından tutun mini buzdolabına kadar her turlu arac gerec mevcut olmakla beraber diesel olup 1 kilometrede asagı yukarı 250 kurus tuketmektedir. bu aracta hic kimsenin canı sıkılmaz, binenlerin neselenmesine vesile olcak onlarca arac gerec vardır; canınız mı sıkıldı acın diz üstü bilgisayarınızı aracta bulunan yerel ag ile internete girip eglenin aynı zamanda da mini buzdolabından yiyecek icecek biseyler alın o sırada karnınıza doyurun. Ya butun bunlar ve bunu gibi sacmalamalar bi yana da adam yani kim yapmıssa ne tur bi psikoloji icinde tartısmaya acık bi konu. Hangi allahın kulu arabasına yılbası icin cam agacı koyar ve o cam agıcını su yanın sonen ısıklarla susler,tavanı yılbası susleriyle donatır ve cam agacı icin tasarlanmıs olan susleri yine o suslerle kombine eder tavana tutturur.garipsedim yanılıyo muyum acaba adam uzaga gidiyo canı sıkılmıs belli ama bu kadar da olur mu? İşin aslı arabada yatmadıgı ne malum belki orası onun hem evi hem ekmegi bunu bilemiycem bundan sonrası beni asar diyecegim bu kadar.


17 Ocak 2011 Pazartesi

Okulun İşleyişi

Okulun işleyişi hakkında pek fazla soze gerek yok aslında.Okumakta bulundugum lise- isim vermek istemiyorum bilen bilir- cok degisik bir bakıs acısı icinde: kimisine gore adam yetistiriyor kimisine gore bi bok yetistirdigi yok su ikinci anekdot genelde ogrencilerin tutumu.
Neyse gelelim derslerin işleyişine ilk olarak bunun direk hocanın tutumu oldugunu dusunebilirsin yanılıyorsunuz diyemeyecegim haklısınız ama soyle bi yerden baktıgınızda ,mesela ; bi hoca dusunun otoriter bi bunyeye sahip bunun yanında baskıcı fakat yer yer ferahlıga da onem veren bir yonetim sekli var. (bkz: Mahmut Hoca : "bir yeri iyi ya da kötü yapan insanlardır çocuklar,bundan böyle eğitim öğretimimize ormanda devam ediciyiz") İyi dusunduyseniz su soruya cevap verin bu hoca derste oje surmeye, kaş almaya , makyaj yapmaya, kaş alırken telefonla konuşmaya , telefonla konusurken hocanın suratına bakmaya , hocanın suratına bakarken sakız cignemeye , sakız cignerken sag göt cebinde bi dal sigarayla tuvalete gondermeye izin veriri mi? Bence hayır sizce de boyleyse normalsiniz bi problem yok. Biliyorum cok cok degisik hoca tipleri vardır ben size Türk toplumunda yer edinmiş bir ornek verdim biliyorum dogrusu boyle degil oldukca haklısınız da sizce dogrusu boyle mi ?

Not: Kesinlikle size karsı kişisel bi saldırım yok yaptıgım hareket yonetim sekline,rica ediyorum ustunuze alınmayın kim olsa ayn seyi yapardı.

SİFTAH

Bazen siftah işe başlarken atılan para bazen bloga başlarken yazılan yazı olabiliyor...